Türkiye’de güzellik yarışmalarının aslında epey uzun bir geçmişi var. 1925 yılında bir film şirketi tarafından düzenlenen birincisi sayılmazsa (ne de olsa çok ses getirmemiştir), ulusal çapta dikkat çeken ilk yarışmalar Cumhuriyet gazetesi tarafından 1929-1933 yılları arasında düzenlenir. Her bir yarışmanın epey ilginç hikayeleri olsa da, bunlardan bir tanesinin bir özelliği var: 1932 yılında düzenlenen yarışmanın galibi ulusararası yarışmada da Türkiye’yi temsil edecektir. Öyle ki; yarışmanın galibi Keriman Halis, Türkiye’yi temsilen katıldığı uluslararası yarışmada da birinci seçilerek Türkiye’nin ilk dünya güzeli olur.
Halis’in dünya çapında tescillenen güzelliği adeta bir milli zafer olarak addedilir. Gazeteler ilk sayfalarını “ulusal gurur” kaynağı olarak gördükleri bu habere ayırır. Cumhuriyet gazetesi yazarları Yunus Nadi ve Peyami Safa gazete yazılarında bu konuya geniş bir yer verirler. Atatürk’ün açıklamaları da bu gelişmenin nasıl da ulusu gururlandıran bir karaktere sahip olarak görüldüğünün açıkça göstergesidir:
“Cumhuriyet gazetesi bu meselede Türk ırkının diğer dünya milleri içinde mümtaz olan asil güzelliğini göstermek teşebbüsünü takip etmiş ve bunu dünya üzerinde muvaffakiyetle intaç eylemiştir… Şunu ilave edeyim ki Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihi olarak bildiğim için Türk kızlarından birinin Dünya Güzeli intihap olunmuş olmasını çok tabii buldum.”
Keriman Halis’in dünya güzeli seçilmesi, genç cumhuriyetin ‘muasırlaşma‘ projesinin adeta bir sembolü gibidir. Modern cumhuriyetin Batılı çağdaşlarından hiçbir farkı olmadığının en belirgin göstergesi, ne de olsa, kadınlardır. Bu sebeple, genç bir Türk kadının güzelliğinin dünya sahnesinde tasdik edilişi ülkenin başarı hanesine yazılır. Cumhuriyetin gelenekçilikten kopuşunu peçesinden ve çarşafından sıyrılan Türk kadınından başka ne daha iyi anlatabilir? Belki de bu nedenle, Peyami Safa, yine Cumhuriyet gazetesinde şunları yazar: “… Keriman Halis’in milli edayı ve manayı klasik bir teşrihi mükemmeliyetle esrarengiz bir surette birleştiren güzelliğinde Türk cemiyetinin ruhunu buluyoruz.”
1934 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile Keriman Halis’e Atatürk tarafından dünya güzelliğine atfen “kraliçe” anlamındaki Ece soyadı verilir. Hem Türkiye’de hem de dünyada pek çok gazete Keriman Halis’in fotoğraflarını kartpostal haline getirerek okuyucularına dağıtır. Bugün yaygın olarak bilinen fotoğraflarının büyük çoğunluğu, bu dönemde basılan kartpostallardaki fotoğraflarıdır.
Bu yazıda sunulan bilgilerin bir kısmı Eylem Özdemir’in (2015) çalışmasından derlenmiştir. Bkz. Eylem Özdemir, “Batı’ya Giden Her Yol Mübah mı? Milletin Güzellik Yarışmalarıyla İmtihanı”, Milliyetçilik ve Toplumsal Cinsiyet: Edebiyat, Medya, Siyaset içinde, der. Simten Coşar ve Aylin Özman (İstanbul: İletişim, 2015), 229-256.