Fotoğraf tarihinin köşe taşlarını oluşturan, belgesel fotoğraf ile ilgili tartışmalara yeni bir yön veren fotoğraflar iki açıdan oldukça etkililer. Birincisi, belgeledikleri olayları geniş kesimlere oldukça etkili bir şekilde duyurma imkanı sağlıyorlar. İkincisi, fotoğrafın (ve fotoğrafçının) konusuyla ilişkisine dair bir dizi etik tartışmayı yeniden ve yeniden tetikliyorlar. İşte belgesel fotoğrafçılık tarihine geçen fotoğraflardan birkaç örnek.
1. Starving Child and Vulture (1993) – Kevin Carter
Carter’ın Pulitzer ödülü aldığı bu fotoğraf Sudan’daki açlığı belgeliyor. Fotoğrafta açlıktan acı çeken küçük bir çocuğu takip eden bir akbaba görünüyor. Fotoğraf yayınlandığında büyük bir şok dalgasını tetiklemişti ve fotoğrafçının konusuyla kurduğu etik ilişkiye dair bir tartışmayı tetiklemişti. Fotoğrafçının zor durumdaki konusuna yardım etmektense sansasyonel bir fotoğraf çekme arzusunun etik sorunları bu fotoğraf aracılığıyla yeniden tartışmaya açıldı. Carter çocuğun kadraja girmeyen annesinin koruması altında olduğu ve zoom lens kullandığı için akbabanın göründüğü kadar yakın olmadığı açıklamaları yaparak fotoğrafın uyandırdığı şok etkisini bir nebze hafifletmişti.
2. Terror of the War (1972) – Nick Ut
Ut’a Pulitzer ödülü kazandıran bu fotoğraf Vietnam Savaşını belgeleyerek kamuoyunu harekete geçirmeyi başarmıştı. Fotoğrafta görünen çocuklar napalm bombasından kaçıyorlar. Bu fotoğraf savaş fotoğrafçılığının en etkili örneklerinden biri olarak biliniyor. Bu görsel günlük gazetelerde yayınlanmasıyla Vietnam Savaşı tecrübesini hafızalara kazımıştı. Fotoğrafın gazetede yayınlanmasıyla birlikte, gazete haberciliğinde çıplaklığa ilişkin politikalar da tartışmaya açılmıştı.
3. Cotton Mill Girl (1908) – Lewis Hine
Amerika’da bir kumaş fabrikasında çalışan küçük bir çocuğu gösteren bu fotoğraf çocuk işçiliğine karşı kampanyalar çerçevesinde büyük ses getirmişti. 20. yüzyılın başında kurulan National Child Labor Committee’nin yasal reformlar yapılması yönündeki kampanyalarda etkin bir şekilde kullanıldı. Bu kampanyaların sonucunda çocuk işçilerin sayısının kademeli olarak azaldığı biliniyor.
4. V-J Day in Times Square (1945) – Alfred Eisenstaedt
Eisenstaedt’in bu fotoğrafı 2. Dünya Savaşı’nın bitişini müjdeleyen görsellerin en bilinenlerinden. Savaşın ardından evine dönen bir askerin bir hemşire kadınla öpüştüğünü gösteren bu görsel 20. yüzyılın en önemli imgelerinden biri olarak hafızalara kazındı. Uzun yıllar askerin zafer kutlamaları esnasında sevgilisini öpüşünü belgelediği düşünülse de, 2000’li yıllarda fotoğraf yeni bir tartışmayla yeniden gündeme geldi.
Fotoğraftaki hemşire 2005 yılında verdiği bir röportajda askerle romantik bir paylaşımı olmadığını, hatta bu askeri o ana kadar tanımadığını açıklamıştı. Bu açıklamaların ardından fotoğraf kamusal alanda cinsel tacizin belgesi olarak tartışılır oldu.
5. Famine in Somalia (1992) – James Nachtwey
Nachtwey’in Somali’de açlığı belgelediği 1992 tarihli bu fotoğraf yayınlandığı dönemde küresel ölçekte dikkat çekti. Bölgede açlığı dindirmeye yönelik çalışmalar yapan Kızıl Haç örgütü bu dönemde geniş bir destek toplamayı başardı. Örgütün 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük yardımı topladığı ve 1.5 milyon kişinin kurtarıldığı açıklandı. Fotoğrafın Somali’de yaşananlara dikkat çekme ve Kızıl Haç’a desteğin sağlanmasında etkili olduğu düşünülüyor.
6. Migrant Mother (1936) – Dorothea Lange
20. yüzyıldaki Büyük Bunalım’ın en bilinen fotoğraflarından. 32 yaşındaki göçmen bir kadın ve iki çocuğunu gösteren bu fotoğraf ekonomik krizde daha da yoksullaşan halkın bitkin halinin çarpıcı bir belgesi olarak tanınıyor. Fotoğrafın kamusal olarak görünürlük kazanmasının ardından hükümetin ekonomik krizin etkilerini dindirmeye yönelik bir dizi adım attığı biliniyor.
7. The Falling Soldier (1936) – Robert Capa
İspanya İç Savaşı’nda vurulan bir askerin düşüş anını belgeleyen bu fotoğraf savaş fotoğrafçılığında bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu fotoğrafla birlikte savaş fotoğrafçıları cephede bilfiil bulunarak yaşananları kayıt altına almaya başlamıştı. Bu görsel, izleyiciye bizzat cephede olup bitene tanıklık ettirecek savaş fotoğrafçılığının ilk örneği olarak biliniyor.
Ancak bu fotoğrafın mizansen olup olmadığı hala tartışılmaya devam ediyor.