Yeni Medyada İletişimin Ritmi

Web 2.0 teknolojilerinin iletişim sathını topyekun yeniden biçimlendirdiği fikri, 21. yüzyılın en büyük klişelerinden biri halini aldı. Geleneksel medyada sınırları net olarak tanımlanmış roller (içerik üreticisi, dağıtımcısı ve alıcısı) web 2.0 ile birlikte bir hayli flulaştı. Twitter, Instagram, Facebook ve WordPress gibi platformların kullanıcıları medyada hangi bilginin nasıl dolaşıma gireceğini kolektif olarak belirleyecek bir güç odağı gibi çalışıyor. Kullanıcıların geliştirdiği medya içeriğine (user generated content) dayalı iletişim mimarisi, yeni medyanın analitik araçlarını da yenilemeyi zorunlu kılıyor. Artık neyin nasıl ifade edildiği kadar bu medya içeriğinin nasıl dolaşımda olduğunu da kavramak kaçınılmaz. Bu iletişimsel süreçleri yeni medyada iletişimin ritmi olarak adlandırabiliriz.

Örneğin, Twitter’ı ele alalım: Bu platformun iletişim mimarisi asimetrik bağlılıklar ve re/tweet, yanıt ve favoriler gibi farklı etkileşim biçimlerini olanaklı kılıyor. Bu sayede, birbirini tanımak zorunda olmayan geniş kalabalıklar bir fikir ya da olay karşısında birbiriyle çatışan ya da uzlaşan bilgi akışı üretiyorlar. Twitter gibi bir mecranın kitlesel bir iletişim kanalı gibi çalıştığını hesaba katacak olursak, bu elbette oldukça uçucu ve akışkan bir niteliğe sahip. Gündem hızla değişebiliyor, çok farklı dallara ayrılabiliyor ya da unutulabiliyor. Ama hashtag’ler bu uçuculuğu bir nebze donduran bilgi arşivleri üretmeyi mümkün kılıyor.

Twitter’daki bu iletişim pratikleri, tabiri caizse, bilginin sloganlaşarak dolaşıma girmesini sağlıyor. Her bir kullanıcı bu bilgi arşivinin ortak yazarlarından biri gibi iş görüyor. Twitter’da üretilen bilgi crowd-sourcing prensibine dayalı bir işbirliğiyle büyüyor.

Öyleyse, Twitter’ın iletişim mimarisini okumak için geliştireceğimiz analitik araçların ne söylendiğiyle yetinmemesi gerekiyor. En nihayetinde, bir Twitter söyleminin oldukça dinamik bir yapı arz ettiğini tespit ederek işe başlamalıyız. Bu dinamizm olgularla fikirleri, kişiselleşmiş açıklamaları ve tutkulu ifadeleri iç içe geçiren bir etkileşim sahası. Hal böyle olunca, Twitter’ın iletişim mimarisi metnin içeriğine ek olarak, metnin ritmine ve titreşimlerine de bağlı işliyor.

Bir terör saldırısı, seçimler, protestolar ya da kamunun dikkatini çeken herhangi bir olaya yanıt veren bir hashtag kampanyasını ele alalım: Sayıları yüzbinleri bulabilen tweet’ler metinsel, görsel ya da işitsel içeriğinin ötesinde, bir nesne olarak da anlam üretebilir. Bu nesnelliği iletişim ritmiyle anlamlı hale gelir. Kullanıcıların bir tweet’i ne ölçüde retweet ettiği, favorilerine eklediği, yanıt verdiği ya da kullanıcısına atıfta bulunarak (mention) tartışmaya açtığı en belirgin ritmik ögelerdir. Bunlar Twitter’daki dijital ayak izleridir; ağ-tabanlı bir iletişim sürecinin bilişsel olmayan suretinden izler taşır.

4 thoughts on “Yeni Medyada İletişimin Ritmi”

  1. Geri bildirim: Spotify müzik endüstrisini nasıl değiştiriyor? | postaPOP

  2. Geri bildirim: Akronim Olduğunu Unutturan Kelimeler | postaPOP

  3. Geri bildirim: Yazan: Yapay Zeka | Bildiğimiz medyanın sonu mu geliyor? | postaPOP

  4. Geri bildirim: Dijital, gazeteleri öldürüyor mu? |

Bir Cevap Yazın