Ankara’nın en önemli merkezi Kızılay’da Bakanlıklar’a komşu bir konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi, özgün mimari dokusu ve kentin merkezine nefes aldıran yeşil alanlarıyla en önemli kentsel alanlardan biri. Bugünkü ismi Namık Kemal Mahallesi olsa da, 1944 yılında temelini atan dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na atfen, hala Saraçoğlu Mahallesi olarak biliniyor. Bir süredir atıl olarak duran bu yerleşim yeri, adeta terkedilmiş bir kent imgesini andırıyordu. Çünkü, yeni imar planıyla otel ve otopark işlevleri kazandırılmak üzere yıkılmak isteniyordu ama proje davalık olmuştu. Şimdilerde, mahalle yıkım sürecinin başlamasıyla yeniden gündeme geliyor. Meraklısı için Saraçoğlu Mahallesi’nin ve yıkım kararının Ankara için mahiyetini derledik:
1944 yılında çıkarılan Memur Mesken Yasası uyarınca inşa edilen bu konut projesi önceleri milletvekillerinin konut ihtiyacına dönük olarak tasarlanmıştı. Ancak, farklı boyutlardaki 624 konutu içeren apartmanlar farklı bakanlıklardan üst düzey bürokratların lojman ihtiyacı için kullanıldı. Dönemin mimari üslup arayışları doğrultusunda, “Türk evi”nin özelliklerini yansıtan proje, cumbayı andıran cepheleri, geniş saçakları ve pencereleriyle özgün bir mimari dokuya sahip. Ayrıca, imar planında yeşil alanlara da büyük bir yer ayrılmış durumda. Böylece, bu mahalle Kızılay’ın merkezinde en önemli yeşil alanlarından birine ev sahipliği yapıyor ve mahallede tescilli 250 anıt ağaç bulunuyor. Mahalle bu özellikleriyle son yıllara kadar bürokratların lojman ihtiyacına hizmet ediyordu.
İlk kez 2017 yılında bu alanın yıkılmasına ilişkin görüşler dile getirilmeye başlanmıştı. 2019 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir imar planıyla bu mahallenin yıkılarak yerine otel ve otopark yapılmasını kararlaştırmıştı. Mahallenin imar planının değiştirilerek yıkılması kararına TMMOB büyük bir tepki gösterdi. Eleştiriler, hem yapılı çevrenin kültürel miras olarak değerlendirilip korunması gerektiğini savunuyor hem de tescilli anıt ağaçlar dahil olmak üzere yeşil alanların otopark inşaatı sonucu yok olacağına işaret ediyor. Ayrıca, mahallenin atıl hale gelmesinin de dönüşüm projesinin gerekçesi sayılamayacağı, çünkü plan değişikliğinin sonucu olarak bu bölgedeki yerleşime son verildiği belirtiliyor.
Konuya ilişkin Mimarlar Odası’nın davaları henüz sonuçlanmamışken 30 Eylül 2020 tarihinde yıkım çalışmalarına başlandı. Görünüşe bakılırsa, otoriteler özgün mimari dokularından birine sahip bu bölgeyi Ankaralıların hafızasından silmek konusunda kararlı.